<$BlogMetaData$

17 May 2006

Asabi Bir İstihza Ustası: Gil Scott-Heron*

Siyahi müziğin özellikle son on yılda geçirdiği değişimden haz etmekte oldukça zorlanan bir müzik düşkünü olarak kendime memlekette her nedense rock, blues ve hatta son zamanlarda indie’nin edindiği mertebeye erişememiş soul ve funk’ın haysiyetli isimlerini tanıtmak gibi bir misyon biçtim. Söz konusu siyahi müzik ve özellikle de funk olduğunda aklıma gelen ilk figür hep Gil Scott-Heron oluyor.

Gil Scott-Heron 1949’da soul müziğin gelişiminde önemli bir yere sahip olan Chicago’da dünyaya gelmekle birlikte ilk gençliğinin büyük kısmını o sıralarda boşaltılma ve nihayetinde de “mutenalaştırılma” (gentrification) planları yolda olan New York’un Bronx mahallesinde geçirdi. Pennyslvannia’daki Lincoln Üniversitesi’nde birinci sınıf öğrencisiyken The Vulture adlı ilk romanını yazan Heron’un kendine özgü, ince bir ironinin ağır bastığı muhalif şarkı sözleri ve alabildiğine asabi ve dinamik müziğinin şekillenmesinde, ağırlıklı olarak etnik azınlıkların yaşadığı nispeten fakir bir mahalle olan Bronx’taki deneyimlerinin büyük etkisi olmuştur. 1960’lara damgasını vuran sivil haklar hareketi’nin 1970’lerde önemini yitirmesiyle birlikte giderek Kara Panterler gibi daha radikal oluşumları bünyesinde barındıran “black power” (siyahi güç) hareketine göz kırpan radikal politik yaklaşımı ile özellikle 1960’larda popülerleşen, daha çok Detroit ve Philadelphia çıkışlı, dinamik bir tür siyahi dans müziğini birleştiren Heron’un sanatını şüphesiz 1970’lerde dünyanın sanat başkenti konumu iyice tescillenen, Andy Warhol’un Factory’sini, CBGB gibi punk akımına öncülük eden bir klübü barındıran New York’un hareketli müzikal ve entelektüel ortamından bağımsız düşünmek de pek mümkün değildir.

Ancak Heron, sanat tüccarı yönü kariyerinde giderek ağır basan Andy Warhol’dan farklı olarak, tüketim toplumunun gidişatı ve Amerikan rüyasından duyduğu derin şüpheleri sanatında net ve sarih bir biçimde dile getirmiştir. Amerikan medyasındaki ikiyüzlülüğün ve ırkçılığın öfkeli olduğu kadar da müstehzi bir eleştirisi niteliğindeki 1971 tarihli ilk önemli çalışması “The Revolution Will Not Be Televised”, “devrim sizi beş kilo daha zayıf göstermeyecek” ve “devrim Coca Cola’yla daha güzel gitmeyecek” gibi hafızalardan silinmesi zor dizeler içeriyordu. Şarkının sözleri olduğu kadar müziği de ziyadesiyle devrimciydi. Rap müziğin oluşumu bakımından açtığı yol, 1979’da ilk resmi rap 45’liği olarak kabul edilen Sugarhill Gang’in Rapper’s Delight’ına kadar en azından müzik endüstrisi içinde aşındırılamayacak, siyahi müzikte benzer bir asabiyetin dengine ancak 1987’de politik rap’in kadim duayenlerinden Public Enemy’nin çıkışıyla rastlanabilecekti. Heron’un kariyerinin rahatlıkla doruğu kabul edilebilecek, 4 Temmuz 1976’da dönemin sağlam caz müzisyenlerinden mürekkep Midnight Band ile Boston’da verdiği, anlamlı bir biçimde ABD’nin 200’üncü kuruluş yıldönümüne tekabül eden ve It’s Your World adı altında yayınlanan muhteşem konserinde okuduğu Bicentennial Blues (İkiyüzyıllık Hüzün) şiiri son zamanlarda derlemesi pek moda olan “en rock n roll anlar” listelerinde ilk ona giresi cinstendir.

Heron bir söz yazarı ve müzisyen olarak, çağdaşı diğer siyahi müzisyenlerin birçoğundan materyalist ve müstehzi tarafıyla sıyrılır. Black power hareketiyle yakınlığı ve ‘mektepliliğinin’, onun sürekli ve yoğun bir muhalefetin siyahi müzik içindeki en tutarlı savunucularından biri olmasındaki payı büyüktür. Gerek tavır gerekse müzikal olarak oldukça benzer bir damardan haykıragelmiş The Last Poets ve afro-beat akımının öncüsü Fela Kuti’yle birlikte Heron yıkıcı ve aktif bir siyasi duruşun siyahi müzikteki temsilcilerinin başında gelir.

Uzun süredir kokain bağımlısı olan Heron ve 1990’lardan beri çalıştığı grubu Amnesia Express, çıkacaklarını açıkladıkları birçok konseri iptal etmek durumunda kalmaktalar. Grubun adının ‘amnezi’ olması tesadüfi olmasa gerek. Heron birkaç yıl önceki bir röportajında kendisine yöneltilen "size rap'in babası diyorlar, ne diyorsunuz?" sorusuna "rap'in anasını bulun da çocukların durumunu konuşalım" karşılığını vererek siyahi müziğin geldiği hale işaret ediyor, geçen bunca seneye rağmen istihzadan fazla bir şey kaybetmediğini göstererek..

*Vs - Ekim/Kasım 2005

0 Comments:

Post a Comment

<< Home